Müzik Dünyası

Miles Dewey Kimdir?

Miles Dewey Davis 26 Mayıs 1926 – 28 Eylül 1991, Amerikalı ünlü caz besteci. East St. Louis’de orta seviyeli bir ailede büyüyüp, müziğin farkına 6-7 yaşlarındayken varan Miles Davis, babasının ona hediye ettiği trompetle müziğe ilk adımlarını attı. İlk trompet hocası Elwood Buchanan’ın ona çok yardımı olmuş, onu çok etkilemiştir. İkinci hocası bay Gustav kendisinin ürettiği trompet ağızlıklarından birini de Davis için yapmıştı. Bu ağızlık özgün sesini yakalamasında oldukça önemli bir rol oynamıştır. Okuduğu okulun orkestrasında ve birkaç R-B grubunda çalmaya başladı. Cazı keşfedince Charlie Parker ve Dizzy Gillespie gibi isimlerin sesine hayranlık duydu.

Dizzy ve Bird’de onu ziyadesiyle beğendiler ve Davis’ı New York’a davet ettiler. New York’ta günün yarısında müzik okulu Julliard’a gidiyordu. Miles Davis fazla zaman harcamadan Parker ile 1946 yılından 1948 yılına kadar çaldı. Bu onun ilk belki de en önemli tecrübesiydi. Sonra Lee Konitz, Gerry Mulligan ve Max Roach gibi mükemmel caz ustalarından oluşan bir grupta çaldı ve sonucu “Birth Of The Cool” ortaya çıktı.

1950 yılının başlarında John Coltrane, Red Garland, Philly Joe Jones gibi isimlerle çalıştı. Bu grup oldukça popüler oldu ve Cookin’, Steamin’, Workin’ ve Relaxin’ gibi sevilen albümler yaptılar. Gil Evans ile çalışırken Porgy and Bess ve Sketches of Spain gibi başarılı albümler yaptılar. En güzel ve sevilen albümlerinden birisi Coltrane, Julian Adderley, Bill Evans, Paul Chambers ve Philly Joe Jones ile yaptığı Kind Of Blue albümüdür. Bu albüm yayınlandığı dönemde oldukca konuşulmuştur. 1960 yıllarında Miles Davis, Herbie Hancock, Tony Williams ve Ron Carter ile birlikte çalıştı. Biraz daha tecrübeli ve karışık, özgün bir caz icra ettiler. Hülasa 6-disk setli The Complete Columbia Studio Recordings (1965-1968) albümü ortaya çıktı.

1970 yıllarında Miles Davis dönemin gençlerinin rock müziği caza tercih ettiklerini fark edince. Müziğinde elektro gitar, bas gitar, org ve amfiye bağlı trompet kullanarak icra etmeye başladı. Neticesinde “Bitches Brew” adlı albümü 400.000 sattı ve tarihe en çok satan caz albümü olarak geçti. 1970 ve 1980 yıllarında aynı tarzdan devam etti.

Miles Davis’in hayatı, aktör ve yönetmen Don Cheadle tarafından film yapıldı. ”Miles Ahead” adına taşıyan filmin yönetmeni Don Cheadle aynı zamanda ünlü trompetçiyi canlandırdı. Kadroda Ewan McGreagor’da dahil olmak üzere birçok isim yer alıyor.

Miles Davis’ın Fazla Bilinmeyen Yönleri

Ekranlarda Sadece Duyulmadı

Miles Davis için caz vazgeçilmez olmaya devam ederken, eserleri çeşitli film ve yapımlarda yer buldu. Davis ayrıca, birkaç kez ekranlarımızı da onurlandırdı. Aslında yalnızca birkaç cameo yapmış olan Davis, ilk olarak Miami Vice’ın bir bölümünde rol almıştı. Ardından Bill Murray filmi Scrooged’da, David Sanborn, Larry Carlton ve Paul Shaffer’la birlikte “We Three Kings”i çalan bir sokak müzisyeni olarak karşımıza çıktı.

1991 yılında, ölümüne çok yakın bir zamanda Davis, son sinema oyunculuğunu Dingo filmi için ortaya koydu. Avustralyalı sinemacı Rolf de Heer’in yönettiği film, tutkulu bir müzisyenin idolü ve ilham kaynağı trompetçi Billy Cross’u bulma yolunda çıktığı cazla bütünleşmiş yolculuğunu konu alıyor. Filmde Billy Cross performansıyla unutulmayan Davis, soundtrack içinde Michael Legrand’la beraber çalışmıştır.

Sanatını Kağıda İşledi

Bazı zaman gözlerden kaçmış olsa da, resim Miles Davis’in bir diğer vazgeçilmez tutkusuydu. Hayatının çoğu zamanında resim ve çizimler yapan Davis, 1980 lerin başlarında daha önceleri yaptığı eserlerinin taslaklarını çok daha ciddi bir şekilde yapmaya başladı. O zamanlarda onu tanıyan kişilere  göre, Davis neredeyse tüm gün resimle uğraşıyordu, kimi zaman röportajlara elinde taslaklarını çizdiği defteriyle gidiyormuş.

Resimlerinde cesaretle renklendirilmiş soyut işler ve taslaklarında da işlenmiş figürler yapan sanatçının en bilindik çalışmaları albümlerinin kapaklarında bulundu ve müziğini yansıttı. 1983’te piyasaya çıkan Star People ve öğretmeni ve sonrasında eşi olan Jo Gelbard’la 1989 senesinde tasarladıkları Amandla bunlardan bazıları.

Gelbard’ın dışında Davis’in beraber çalıştığı diğer kişiler arasında Willem de Kooning, Jean-Michel Basquiat ve Abdul Mati Klarwein bulunuyor. Ayrıca Davis, Spike Lee’nin çektiği “Tutu Medley” videosunda da resim yaparken görülmüştür. Üretken dışavurumunun bir başka boyutu olarak Davis’in sanat çalışmaları farklı sergilerde görücüye çıktı ve ölümünden sonra birden fazla kitaplarda ve dergilerde yayımlandı.

Ruhunu Doyurup Kendini Aç Bırakmadı

Birbirinden farklı sanatsal yeteneklerine ek olarak, Davis güzel yemekler konusunda da büyük bir aşk besliyordu. Otobiyografisinde yemek yapmaya nasıl başladığını anlatan Davis, yemek emeği çok sevdiğini ama yemek için dışarı çıkmaktan nefret ettiğini söylüyor ve yemek yapmayı öğrenmeyi, bir enstrüman çalışmaya eşleştirilmiştir.

Soul ve Fransız mutfaklarına ilgi duyan ve gösteren Davis, İtalyan dana pirzolası, kızarmış balık ve insanlara yayılan tek tarifi Miles’ın Güney Chicago usulü acı biberli makarnası gibi özel tariflere sahipti. Davis her ne kadar yemeğinde kullandığı malzemeleri açıklamayıp saklasada da yanında neyle birlikte servis etmeyi tercih ettiğini çekinmeden paylaşırdı. Daha sonra ilk eşi Frances, Davis’in babasından öğrendikleri farklı bir soslu yemek tarifini paylaşmıştı.

Ringdeki Ritmi Gördü

Son olarak, çocukluğundan itibaren bir boks hayranı olan Davis’in kesinliği ve disipliniyle bu spordan ilham aldığı ve onu bilimle karşılaştırdığı biliniyor: “Boksun da müzik gibi bir stili var.” Profesyonel boksör Stan Levey’le beraber yaşayan, boksör Sugar Ray Robinson ve stil sahibi orta siklet boksör Johnny “Honey Boy” Bratton’la yakın arkadaş olan ve Roberto Duran’la antreman maçları yapan Davis, nihayetinde bu spora kendini verdi ve farklı farklı boksörlerle birlikte antrenman yaptı.

Davis’in boks ve müziğe olan ilgisi, kendisinden dünyanın ilk siyahi ağır siklet şampiyonu Jack Johnson’ı konu edecek bir belgesel için müzik yapması istendiğinde tam anlamıyla kesişmiş oldu. Ünlü besteci kendini tamamen bu spora ve Johnson’ın kariyerine adadı. Söz konusu kayıtlara otobiyografisinde değinen Davis, boksörlerin dans gibi hareketlerini, yaklaşan bir trenin sesleri ve ritmi gibi müziğe aktarmaya çalıştığını söylüyor. Sonuçta Jack Johnson Sessions, 1970 senesinde dört – beş aylık bir süre zarfında kaydedildi ve Davis’in elektrik yıllarından nadir bir tat.

İlişkili İçerik
Müzik Dünyası

Müziğe Başlamak İçin En Doğru Müzik Aletleri

Müzik ruhun gıdasıdır. İnsanoğlu doğduğu ilk günden itibaren müziğe karşı duyarlıdır.
Devamını Oku
MüzikMüzik Dünyası

En İyi Rock Grupları

En çok dünya klasiği şarkı ve grup içeren müzik türü olan rock 1970’li yıllarda…
Devamını Oku
Müzik Dünyası

Dünyaca Ünlü Kadın Opera Sanatçıları

JESSYE NORMAN 15 Eylül 1945 yılında Amerika’da doğmuştur. Siyahi kadın opera…
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir