Dünya televizyon tarihinde, It’s Always Sunny in Philadelphia kadar hak ettiği değeri görememiş başka bir yapım olduğuna inanmıyorum. Bu cümleden dizinin iki üç sezon sonrasında iptal edildiği gibi bir algı oluşabilir, tam tersi; It’s Always Sunny in Philadelphia paşalar gibi tam tamına 14 sezonu geride bırakan ve 15. sezonun bir önce çıkması için dizinin hayranlarına tırnak yediren bir yapım. Amerika’nın görece pek rating almayan ancak yetişkinlere yönelik yapımlara da yer veren FX kanalında yayınlanan dizi, benzersiz bir mizah anlayışına sahip. Dizi bu benzersiz mizahını, genel etik ve ahlaki anlayışları olabildiğince çarpık hallerle seyirciye aktarmasına borçlu.

3 erkek ve bir kadın arkadaşın Philadelphia’da oldukça başarısız bir Irısh pub işletmesini konu edinen diziye daha sonra 2. sezonuyla beraber usta oyuncu Danny DeVito’da katılıyor. Dizinin standart tanımı sizleri şaşırtmasın zira dizi, bar olgusunu yalnızca bir araç olarak kullanıyor. 4 erkek ve bir kadının işlettiği Irish bar vasıtasıyla dizi ırkçılık, eşcinsellik, kürtaj, toplumsal sınıflar, politika, engelli insanlara davranış, gençlere içki satışı gibi son derece hassas konulara çarpık ve ‘’yuh lan bunu da yapmazsınız artık’’ dedirtecek komik aksiyonlarla dokunduruyor. Dizinin asıl gücü, her bir karakterin çok orijinal ve benzerlerini kolay kolay göremeyeceğimiz derecede sahtekar, yalancı ve bencil olmalarından geliyor. Bu çarpık karakterleri hassas konularla mükemmel kombolayan dizi, televizyondaki en benzersiz işlerden bir tanesi haline geliyor.

Dizinin karakterleri, yıllar geçtikçe gelişiyor karakter gelişimleri gösteriyorlar ancak asla ama asla hatalarından ders çıkarmıyorlar. Yeri geliyor, bir anda çıkıp gelen ve barın yarısının atalarından dolayı kendisinin olduğunu elindeki geçerli kanıtlarla iddaa eden ‘Yahudi’ iş adamını, cihad rolü yapan müslüman terrörist kılığına girerek tehdit mesajlarıyla yıldırmaya çalışıyorlar yeri geliyor sırf daha fazla kadınla yatmak için açtıkları barı daha fazla para kazanmak için gay bara çeviriyorlar…
Charlie

Kedi maması yemekten çok hoşlanan, tiner ve çamaşır suyuyla kafa yapan, okuma yazma bilmeyen, öfke kontrolü olmayan, bencil ve aynı zamanda zaman zaman yufka yürekli barın ortaklarından Charlie. Bir tartışmada sürekli bağıran, hayatındaki bütün derdi aşık olduğu ‘garson’ kızla beraber olmak olan Charlie karakteri özellikle ilk sezonlar favori karakterimdi. Kendisini aynı zamanda dizinin yazarlarından olan Charlie Day karakteri canlandırmakta. Dizide 14 sezondur aşık olduğu ve bir türlü tavlayamadığı garson kız karakterini de gerçek hayattaki eşi oynamakta.
Mac

Mac, bölümün birinde beraber aynı sınıfa gittiği arkadaşlarının ortaokul beden eğitimi hocaları tarafından tacize uğradını öğrenir. Peki Mac bu durumda ne yapar? Kısa bir şort giyip süslenip püslenip hocasının evine gidip kendini zorla taciz ettirmeye çalışır. Çünkü onun başına, arkadaşlarının bu yaşadığı trajedi gelmez ancak Mac ‘’benim neyim eksik ki?’’ şeklinde alabildiğince çarpık ve bencil düşüncülerle hocasının evini tutar. Grubun aslında en bilgili ve Charlie ile beraber en saf üyesi ve bir diğer ortağıdır. Bu karakteri Rob Mcelhenney canlandırmakta. Kendisi tıpkı Charlie Day gibi dizinin senarsitlerindendir.
Dennis Reynolds

Grubun alfası rolüne bürünen, çetenin en bencil ve sosyopat üyesi. çete üyelerini istediği gibi yönlendirmekten asla geri kalmaz, Sweet Dee’nin ikiz kardeşidir ve en büyük hobisi kadınlarla yatmaktır. Çılgın egosu ve bencil karakteri başına çok işler açsa da kendini düzeltmeyi asla düşünmez. Barın bir diğer ortağıdır, Dennis karakterini Glenn Howerton canlandırmaktadır ve Glenn tıpkı Rob ve Charlie gibi dizinin bir başka senaristidir.
Dee Reynolds(Sweet Dee)

Kendisi çetenin tek kadın üyesidir. Ancak yer yer çetenin tüm üyelerinden daha bencil, ahlaksız ve satıcı olabiliyor. En büyük hayali oyuncu olmaktır. Çete tarafından sürekli dışlanır, çetenin kötü davranışlarına maruz kalır. Kadınların toplumdaki yeri kendisi üzerinden müthiş taşlanır ve alaya alınır. Tüm komedi dizileri içerisinde en favori kadın karakterimdir. Kaitlin Olson tarafından müthiş bir şekilde canlandırılır ve aynı zamanda gerçek hayatta Mac karakterini canlandıran Rob McElhenney ile evlidir.
Frank Reynolds

Diziye biraz geç katılan Frank, Dee ve Dennis’in babasıdır ve usta oyuncu Danny DeVito tarafından hayat bulmaktadır. Kendisi, yalnızca It’s Always Sunny in Philadelphia
içerisinde değil, diğer izlediğim tüm komedi dizileri içerisinde en sevdiğim karakterlerin başında gelmektedir ve eğer dizinin mizahından hoşlanıyorsanız inanılmaz komik bir karakterdir. Çetenin diğer tüm üyeleri gibi absürd derecede bencil, komik, satıcı, ve ahlaksız biridir.
Dizinin bu baş karakterleri dışında ensest bir aile, daha önceden papaz olan ancak daha sonra çete tarafından bir takım manipülasyonlara uğrayıp evsizliğe kadar düşen bir adam, adını 14 sezon boyunca bilmediğimiz garson kız gibi yan karakterleri de epey önemli yer tutmakta. Her bir karakterin oyunculuğunun kalitesi de dizinin ön plana çıkan noktalarından.
Dizinin başarısının birçok sırrı bulunmakta. Ancak ilk söylenebilecek olan sanırım dizinin oyuncularının dizinin hem yaratıcıları olmaları hem de gerçek hayatta iyi birer arkadaş olmaları olabilir. Yıllarca Philadelphia’da yaşayıp beraber arkadaş olan bu gençlerin aralarındaki kimya, daha ilk bölümden göze çarpabiliyor. İlk bölümde sanki 10 sezonluk biri dizi izliyor hissiyatı bu benzersiz diziyi farklı kılan detayların başında geliyor. Bu kimya, zekice yazılmış diyaloglarla ve hassas konulara çarpık bir şekilde yaklaşmalarıyla beraber ortaya gerçek anlamda iyi bir karışım çıkartıyor.

Dizinin bir çok çarpıcı bölümü bulunmakta. Bir bölümde ufak bir araba kazası geçiren Dennis ve Frank, çetenin önünde kendilerini savunmaya çalışırlar. Bu savunamın sonucunda çete kimden yana olursa o kazanacaktır ve diğerine tazminat ödeyecektir. Son derece medeni bir yaklaşım, değil mi? Ancak saçma sapan argümanlarla birbirlerini savunan karakterlere gülerken dizi bir anda evrim, din, varoluş gibi sakıncalı konulara değinmeye başladığında yine o garip, düşündürücü ve lafını asla esirgemeyen It’s Always Sunny in Philadelphia bölümlerinden birini izlediğinizi fark ediyorsunuz. Bir bölümde ünlü film Birdman misali çekilen dizi neredeyse 20 dakika boyunca tek plan çekim yapıyor. Sade olmasının yanında teknik anlamda da epey güçlü bir yapım I t’s Always Sunny in Philadelphia.

Kara mizahın kralları, 14 sezonluk bu uzun ekran hayatına bir süre daha devam edecek gibi. Arada düşen temposu diziyi yazılabilecek çok nadir eksilerden olsa da bir 14 sezon daha kendini zevkle izletebilecek bir yapım It’s Always Sunny in Philadelphia. Ofansif mizahı mühiş kullanmaları ve zekice dokundurmalarıyla kesinlikle izlemeniz gereken de bir yapım ayrıca. Eğer bu tarz mizahtan biraz olsun hoşlanıyorsanız sizleri Dee, Mac, Charlie, Dennis ve Frank’in barına davet ediyorum. Şimdiden keyifli seyirler. 🙂