Spor Dünyası

Bir Şampiyonun Anatomisi; Muhammed Ali

Tüm kariyeri boyunca yalnızca 5 maç kaybeden, tüm zamanların en iyi boksörlerinden biri olarak kabul edilen Muhammed Ali ismine epey aşinanısızdır. Yalnızca boks dünyasında değil, kendinden sonra gelen birçok sporcuya ilham veren Muhammed Ali ismi ring içerisinden fırlayıp, müthiş yeteneği ve kişiliği ile beraber milyonlarca kişiye ilham veren bir isim olarak tarihe kazınmıştır.

Afro-Amerikan ve İrlanda kökenli olan Muhammed Ali’nin asıl ismi Cassius Marcellus Clay Jr’dır ancak daha sonra Müslüman olup ismini Muhammed Ali olarak değiştirmiştir. 12 yaşındayken boksla tanışıp National AAU ve Altın Eldiven Şampiyası’nda amatör kayıtlara girdi. 1960’da Roma’da ağır hafif siklete altın madalya kazandı.

Daha henüz 18 yaşındayken katıldığı Roma Olimpiyatları’nda altın madalya kazanmış olması, kendisine henüz çok genç bir yaşta çok büyük bir ün kazandırmıştı. 1964 yılında 22 yaşındayken, S. Liston’u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Muhammed Ali’nin boks kariyeri ve ekseriyetle tüm hayatı bundan sonra iniş çıkışlarla, ilham verici geri dönüşlerle ve o zamanlar kimselerin cesaret edemeyeceği aksiyonlara girişmesiyle adeta film gibi devam edecekti.
22 yaşındayken, S. Liston’u yenip Dünya Şampiyonu olduktan sonra  ismini Muhammed Ali olarak değiştiren ve Müslüman olan Ali, sevdiği boks’a 1967’den 1970’e kadar ara vermek zorunda kaldı.

ABD’nin Vietnam savaşına giriştiği yıllarda Vietnam’a göndermilmek üzere askere çağrılan Ali,  “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım.” diyerek Vietnam Savaşı’na gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Lisansı ve pasaportu elinden alınınca dava süresince maddi sıkıntılar yaşadı ve iflas ettiğini açıkladı. Bu noktadan sonra ailesinin yardımı ve üniversitelerde para karşılığı yaptığı konuşmalarla geçimini sağladı.

1970’te temyiz davasını kazanıp tekrar boksa döndü. 1971’de Joe Frazier ile ‘Asrın maçı’na çıktı ve profesyonel boks kariyerinde ilk defa kaybetti. Uzmanlar üç buçuk sene aradan sonra sadece 2 maç yapan Muhammed Ali’nin bu kadar zor bir maça hazır olmadığı görüşünde hemfikirdi. Fakat o en kısa zamanda tekrar şampiyon olmak istiyordu. Ardından çenesinin kırıldığı maçta Ken Norton’a sayı ile yenilince, kendi ve yakınları dışında birçok kişi kariyerinin bittiğini sandı. Fakat o azmedip art arda unvan için rakip olan boksörleri bir bir yendi. Ken Norton’i yenip rövanşı aldı. 1973’te Joe Frazier ile unvan maçı için anlaştı. Arada sadece Joe Frazier-George Foreman maçı kalmıştı. Frazier sürpriz bir şekilde iki raund’da nakavt oldu. Ali böylece önce Fraizer ile maç yapıp arkasından da Foreman’la maç ayarladı ve iki maçı da nakavt’la kazandı. Böylece hem kaybettiği unvanını alacak hem de daha bitmediğini gösterecekti. 1974’te Foreman’ın bahisçilerde 7’ye 1 favori olduğu maçta rakibini hiç beklenmedik bir taktik ile sekizinci raundda nakavt edip hak ettiği unvanı Floyd Patterson’den sonra tekrar elde eden ikinci boksör oldu. 1978’de L. Spinks’e yenilip ardından aynı yıl rakibini yenince Dünya Şampiyonluğunu 3 kez elde eden ilk boksör oldu. O zamanlar sadece 2 Dünya Boks Federasyonu olması değerini daha da farklı kılıyordu. 2008 yılı itibarı ile 8 Dünya Boks Federasyonu bulunuyordu. Muhammad Ali’nin etkin döneminde en iyi boksörler, unvanı elde edebilmek için, mutlaka karşı karşıya gelirlerdi. George Foreman’in 1994 yılında 20 sene aradan sonra tekrar Dünya Şampiyonu olması ve unvanını çok kez savunması, o dönemin boksunun birçok ülkede neden “Altın 70’li yıllar” diye anıldığını bize anlatıyor. 1978’de boksu Şampiyon olarak bıraktı. Sonra 1984’te Parkinson hastalığına yakalanmasına rağmen bunu gizleyip büyük para karşılığı iki maç daha yapıp kaybetti. İkisi de o vaktin veya sonrasının Dünya Şampiyonları idi. (eski sparring partneri Larry Holmes ve Trevor Berbick). Profesyonel döneminde sadece 5 kez yenilen, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan Muhammed Ali, 36 yaşına kadar bütün şampiyonlar için tek isim olmayı başardı ve 37’si nakavt olmak üzere 56 maç kazandı. Ona sadece bir boksör olarak bakmamak gerekir. Çünkü o gücüyle olduğu kadar kişiliğiyle de hep daha iyisini yapmaya çalışmıştır. 1960 Roma Olimpiyatları’ndan döndükten iki gün sonra bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince, altın madalyasını Ohio Nehri’ne atmıştır. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda bu madalyanın yerine başka bir altın madalya kendisine verilmiştir. Din olarak İslamiyet’i seçmiştir ve Vietnam Savaşı’na gitmemiştir. Bu durumu şöyle dile getirmiştir: “Benim onlarla sorunum yok.” (I’I ain’t got no quarrel with them Vietcong’). Bu nedenle unvanlarına el konuldu ve bokstan uzaklaştırıldı. Fakat o yılmadı. Bu süre içerisinde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet’i anlattı. Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu. Verimli işlerle uğraştı.

Boks kariyeri gibi boks dışındaki hayatıyla da çok kişiye ilham verdi Muhammed Ali. Her zaman bir savaş karşıtıydı, hayatı boyunca ırkçılıkla ve din ayrımcılığına karşı savaştı. 1984 yılında, Muhammed Ali Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan’ın yeniden seçilebilmesi için kendisine destek verdiğini açıkladı. 1991 yılında Ali, Körfez Savaşı sırasında Irak’a gitti ve Amerikalı rehinelerin serbest bırakılmasını müzakere etmek amacıyla Saddam Hüseyin ile bir araya geldi. 1996 yılında Atlanta, Georgia’da 1996 Yaz Olimpiyatları’nda ateşini yakma onuruna vardı. 17 Kasım 2002 tarihinde, Muhammed Ali, “Barış BM Elçisi” olarak Afganistan’a gitti. BM özel konuğu olarak üç günlük bir iyi niyet misyonuna ilişkin Kabil’de bulundu. 27 Temmuz 2012 tarihinde Ali, Londra’da, 2012 Yaz Olimpiyatları Açılış törenindeki Olimpiyat Bayrağını taşıdı. Ancak Parkinson hastalığı efsaevi boksörün yakasını bir türlü bırakmadı. Olimpiyat bayrağını taşıdığı sırada Parkinson hastalığından dolayı stadyumda bayrağı taşıyamayacak hale gelince eşi Lonnie’nin yardımıyla ayakta durabildi.


2001 yılındaki 11 Eylül saldırıları üzerine Muhammed Ali, başında New York İtfaiye Müdürlüğü şapkası ile Sıfır Noktasına giderek destek ve dayanışmasını göstermek gereği duymuş ve şöyle demiştir: “Beni asıl inciten, ‘İslam’ adının bulaştırılması ve ‘Müslüman’ [adının] bulaştırılması ve sorun çıkarılıp nefret ve şiddete yol açılması. İslam, katil dini değildir. İslam, barış demektir. Evde öylece oturup insanların sorunun kaynağı olarak Müslümanları yaftalamalarına seyirci kalamazdım.”

Muhammed Ali 3 Haziran 2016 tarihinde solunum yolu rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir. 2001 yılında Hollywood tarafından hayatı filme alınan Ali’yi Will Smith canlandırdı. Parkinson hastalığı yüzünden uzun süre Michigan’daki çiftliğinde gözlerden uzak yaşamayı tercih eden efsanevi boksör, yaşadığı ilham verici hayatıyla gelmiş geçmiş en iyisi olarak kabul edilir.

İlişkili İçerik
Spor DünyasıSpor Haberleri

E - Spor Severlerinin Favori Oyunları

E-spor çevrimiçi oyuncuların oynadığı ve rekabete dayalı oyunları profesyonel olarak…
Devamını Oku
Spor Dünyası

Motor Sporları Nedir?

Motor sporları kelime anlamınca incelendiğinde motorlu taşıtların sportif mücadelesi yada…
Devamını Oku
GenelSporSpor DünyasıSpor Haberleri

2020 Yılında La Liga’da Gerçekleşen En Pahalı 10 Transfer

Yeni sezonun başlangıcının sürdürülüşü ile ilgili ortada birçok söylenti gezinirken her…
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir