20 Kasım 1967 yılında İstanbul’da doğan sanatçı ailesinin tek çocuğu olarak büyümüştür. İstanbul doğumlu olan ve asıl adı Fazlı Teoman Yakupoğlu olan sanatçının ailesi Giresun’ludur.Babası avukattır. Ancak Teoman 2.5 yaşındayken öldü. Ataköy lisesinden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Sosyoloji bölümünden mezun olan sanatçı daha sonra İstanbul Üniversitesi kadın araştırmaları üzerine yüksek lisans yapmak istedi ancak hazırladığı tez beğenilmedi. Müziğe önem veren sanatçı bu yönde kendini geliştirmeye başladı. 1986 yılında Mirage adlı grubu kurdu ve grupta vokallik yapmaya başladı. Grup bir zaman sonra dağılınca, Mavi Sakal grubunda çalışmaya başladı ve solo çalışmalarını hızlandırdı. 1996 yılında Roxy Müzik Yarışmasına katıldı. Yarışmada, ‘Ne Ekmek Ne De Su’ şarkısını söyledi ve en iyi beste ödülünü kazandı.
Fazlı Teoman Yakupoğlu en iyi beste ödülünü kazandıktan sonra ilk albümünü çıkardı. İlk albümden 2 yıl sonra ‘O’ adlı albümü çıkardı. Radyoda ve müzik kanallarında Sus Konuşma parçası en çok istek alan parça oldu. İkinci albümü için 4 ayrı klip çekti ve kral tv kanallarında 1 numaraya yükseldi. 2000 yılının Mayıs ayında üçüncü albümünü çıkardı ve ‘On Yedi’ parçasıyla 2000’li yıllara damgasını vurdu. Şebnem Ferah ile düet yaptığı ve klibini çektiği ‘İki Yabancı’ parçası da uzun süre 1 numarada yerini korudu. Altın Kelebek Ödüllerinde En İyi Pop Sanatçı Ödülünü kazandı. Uzun süre radyo ve tv kanallarında yerini korudu. Müziğe bir müddet ara veren sanatçı 7 yıl sonra 2007 yılında Söz Müzik Teoman isimli yeni albümünü çıkardı. Bu albümde birçok sanatçı kendisine eşlik etti. 2009 yılında İnsanlık Halleri albümünü çıkartarak piyasada yine adını duyurmayı başardı.
4 Ağustos 2011 tarihinde müziği bıraktığına dair bir açıklamada bulundu ancak sevenleri onu yalnız bırakmadı ve tekrardan müziğe dönmesi için yoğun ilgi gösterildi. 1 yıl sonra Aylin Aslım ve Şebnem Ferah ile düet yaparak müzik kariyerine geri dönmüştür. Ahmet Kaya’nın ‘Acılara Tutunmak’ şarkısını seslendirmiş ve ardından ‘Eski Bir Rüya Uğruna’ albümünü çıkarmıştır. Bu albümde, ‘Napim Tabiatım Böyle ve Limanında parçalarına klip çekerek sevenleri tarafından büyük ilgi görmüştür.
Yaşamında en çok gençlik yıllarını sevdiğini ve bu hayatta en çok annesini sevdiğini belirten sanatçı annesinin 76 yaşında olmasına rağmen hala onun ünlü olduğunu kabullenmek istemediğini ve aslında Teoman’nın annesinin onu Ali Kırca gibi bir spiker olmasını istediğini dile getiriyor. 70 yaşında iken tekrar bir evlilik yapan annesine destek olduğunu ve bu evliliği onayladığını söylemiştir.
Özel hayatından bahseden sanatçı aslında iyi bir aşk adamı olmadığını ama yine de kadınların onu sevdiğini, tüm özel günleri unutmasına rağmen bir şekilde onu sevdiklerini ve kabullendiklerini belirtiyor. İlişkilerinin ise hep sevgililerinin çabasıyla gittiğini vurguluyor. Beraber yaşamaya karşı olan sanatçı sadece çocuk için evleneceğini söylüyor. Birçok kadınla beraber olmasına rağmen aslında yalnızlığın onu mutlu ettiğini ve sonunun yalnızlık olduğunu belirtiyor.
Ayşe Arman ile olan röportajında;
Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum hem yastayım.
Bir bar taburesi üstünde
Babamın öldüğü yaştayım parçasının anlamını şöyle anlatıyor.
Bugün 33 yaşındayım ve babam ben 2.5 yaşında iken 33 yaşında vefat etti. Babama dair hatırladığım sadece iki şey. Babamın bana korkma diyerek gelip sarılması ve hasta olarak yatması.
Teoman müzik yaşantısında;
Konser öncesi prova yapmayı sevmiyor. Konserlerine özel araçlarla veya özel isteklerle gitmiyor. Sıradan yaşayışın vermiş olduğu rahatlıkla konserine çıkıp provasız bir şekilde tamamlıyor. Konser sırasında hiçbir hayranıyla görüşmüyor ve temas kurmuyor. Konser sırasında molalarını kuliste geçiriyor. Tek isteği konserde üzerine yağan ışıklar. Yeşil ve sarı ışık sevmiyor.Bu konuda çok titiz davranıyor.
Yaşamında yazmaya çok önem veriyor. Evinin her köşesinde mutlaka kağıt ve kalem bulunduruyor. Aklına gelen bir söz olduğu zaman mutlaka onu not alıyor. Cihangirde çatı katı bir evde yaşayan ve kendi dil espirisiyle sadece (bir kişilik ev) olarak belirttiği bu çatı katını ev sahibinden çok cüzi bir fiyata aldığını belirtiyor. Üstelik denize nazır.
Kendisinin depresif bir halinin olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve bu depresif halin onu mutlu ettiğini söylüyor. Yaşamını sıradan her normal insan gibi yaşadığını ve alkole olan bağlılığından dolayı kendi halinde ama uçarı yaşadığını ama dünya ile ilişkisini kesmediğini belirtiyor. En sevdiği müzisyen Mazhar Alansondur.60’lı ve 70’li yılların parçalarını çok sevdiğini ve o yıllarda sözlerin çok duyarlı olduğunu söylüyor.
Cihangirde yaşayan ve Beyoğlu’nda gezmeyi çok sevdiğini, özellikle kitapçılarda uzunca vakit geçirdiğini, en sevdiği yazarlar arasında, Orhan Pamuk, Romain Gery ve Milan Kendera’nın bulunduğunu, kendisinin de bazı gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptığını ve roman taslakları hazırladığını, sinemaya büyük değer verdiğini ancak bütçesi küçük tutulmuş Avrupa filmlerini beğendiğini,en sevdiği arkadaşının Sertap Erener olduğunu,onun yanında vakit geçirmekten büyük keyif aldığını belirtiyor. Sinan Çetin ile ‘Romantik’ filminde rol almıştır. Daha sonra kameralar önünde durmayı tercih etmemiş ve senaryo yazmaya devam etmiştir. İlerleyen zamanda yönetmen koltuğunda oturmak gibi bir isteğinin olduğunu söylemiştir.
Yanında bir bodyguard ile gezmesinin sebebini almış olduğu alkole bağlayan sanatçı, bir gazeteciyi alkollü iken darp ettiği için üzüldüğünü ve kendisini kontrol etmesi için bodyguard ile gezdiğini, alkolü sevdiğini ancak bırakamadığını, azaltmaya çalıştığını söylemiştir. Ayrıca antidepresan kullanan sanatçı, 20 yıldır alkol aldığını ve haftanın sadece iki günü içtiğini, o günlerde de kendisine hakim olamadığını, alkollü olunca da çok fazla kavga ettiğini, kavgayı sokakta yaşadığını ve çok dayak yediğini, üzerine şiddetle gelindiğinde dayanamadığını söylemiştir.
