Space Jam, 90’larda çocuk şimdi kocaman insan olmuş bireyler için epey önemlidir. Çocukluğumuzun sevilen Looney Toones karakterlerini yine çocukluğumuzun kahraman basketbolcusu Michael Jordan ile birleştiren filmin müthiş bir sihri vardır. Benzersizdir. Yaptığı iş aman aman büyüklükte olmasa da bir sihre sahiptir. O karakterlerin absürtlüğü, Michael Jordan’ın basketbol hünerleri ile beraber birleşince ortaya yıllar yılı seyredilecek bir film çıkmıştı. Üzerinden yıllar geçse de benzeri gelmedi, aynı tadı bir daha alamadık.
Space Jam 2, işte bu sihrin ardından omuzlarında koca bir yükle geliyor. Uzun süredir geliştirilen proje sonunda görücüye çıktı, ilk trailer geldi ve eski kahramanlarımızı epey özlediğimizi fark ettik. Bu sefer Michael Jordan yok ancak onun yerine günümüz NBA’in en büyük yıldızı LeBron James var. Görünür de benzer bir hikaye var; Looney Toones karakterleri ile beraber büyük bir basketbol oyuncusu, karşısında çok güçlü olan karakterlerle hayati bir maça çıkar. Kurallar bir çizgi film evrenindeki gibidir.
Ancak Space Jam 2, fragman anladığımız kadarı ile ilk filmden biraz farklı olmak istemiş. Ve bu farklılık beni ilk izlenim itibari ile pek mutlu etmedi, filmle alakalı beklentilerimi aşağıya çekti. İlk filmin sahip olduğu sihir, benzersiz bir absürtlüğe sahip olması ve filmin ana konusunun bu absürtlüğü desteklemesiydi. Kendi evlerini kumarhane olmaktan kurtarmak için basketbol maçına zorlanan kahramanlarımız, son bir umut olarak Michael Jordan’ı kaçırırlar ve ondan yardım isterler. Michael’da yardımcı olur, filmin olmayan ciddiyetine bu güzel konu cuk oturur. Ancak Space Jam 2, garip bir şekilde filme gereksiz bir ciddiyet yüklemiş gibi. LeBron’un oğlu kaçırılır ve oğluna almak için Matrix gibi bir adamla-burayı nasıl açıklayacağımı bilemedim- basketbol maçına zorlanır. Bu sefer ekibi LeBron toplar. LeBron’un eşi ‘’bu maçı kazanmak zorundasın’’ gibi gereksiz drama kasması falan bir yana, fragman tam bir cümbüş. İlk filmin sadeliğine de sahip değil, tam tersi Warner Bros. sahip olduğu tüm karakterleri bu filme sıkıştırmış gibi.
Space Jam 2’nin çok yapması gereken bir şey yok, ilk filmin mezarına tükürmesin yeterli. Sırtını nostaljiye dayaması bir yana, bunu iyi bir şekilde işlemesi tek yapması gereken. Filmde iyi espriler de var gibi, bakalım 2 saate yakın bir keyifli bir seyirlik izlemek tek hayalimiz Space Jam 2 ile alakalı. Umarız bu beklentileri yerine getirir.
