Sinema Haberleri

Sinemanın Kült Yönetmeni; David Fincher

Beyazperde ve ikonik yönetmenler kelimeleri yanyana gelince kendi tarzını oluşturmuş, filmlerini izlediğimizde ‘bunun filmi bu’ dediğimiz çok fazla yönetmen yok maalesef. Kubrick, Nolan, Hitchcock, Tarantino ilk aklıma gelenler. Tabii bir de David Fincher.

David Fincher sinemayla ilgilenen ancak isim konusunda pek başarılı olmayan sinefillerin mutlaka tanıdığı bir yönetmen aslında. Fight Club desem? Ya da Se7en? Zodiac, Gone Girl, Benjamin Button ve Social Network en önde gelen filmleri ve eminim ki bu filmlere hasta ancak yönetmenini tanımayan birçok sinema sever mevcut. Filmlerindeki bir garip ama aynı zamanda müthiş kurgu tekniği, genelde büyük ters köşeler ile bitirdiği filmleri ile Fincher’ın hayatına, nasıl yönetmenliğe başladığına ve imza filmlerine kısa bir bakış atalım.


Denver, Colorado’da Life dergisi yazarı ve başkanı Jack Fincher’ın oğlu olarak doğan David Fincher, Marin County, California’da büyüdü. Sekiz yaşındayken Paul Newman ve Robert Redford’un oynadığı Sonsuz Ölüm filminden etkilenen Fincher, yönetmen olmaya karar verdi ve 8 mm kamerası ile filmler çekmeye başladı. Ashland, Oregon’daki Ashland Lisesi’nden mezun oldu. Daha sonra deneyim kazanacağını umarak bir animasyon stüdyosunda çalışmaya başladı. 1980 yılında Industrial Light & Magic şirketinde çalışmaya başladı. Bu şirkette çalıştığı süre içerisinde efekt konusunda uzmanlaşan Fincher, Yıldız Savaşları: Bölüm: VI – Jedi’ın Dönüşü ve Indiana Jones: Kamçılı Adam gibi filmlerin yapımında yer aldı. 1984 yılında ILM’den ayrıldı ve Amerikan Kanser Derneği için bir reklam filmi çekti. Los Angeles’taki yapımcıların dikkatini çeken Fincher, 1985’te Rick Springfield’ın yer aldığı The Beat of the Live Drum adlı belgeseli yönetti. Revlon, Converse, Nike, Pepsi, Sony ve Levi’s gibi firmalar için reklamlar çeken Fincher, müzik video klipleri yönetmeye yöneldi.

Yönetmenin sonraki işi, senaryosunu Andrew Kevin Walker’ın yazdığı 1995 tarihli Seven isimli film oldu. Yedi ölümcül günaha uygun cinayetler işleyen bir katilin (Kevin Spacey peşindeki iki dedektifin (Brad Pitt ve Morgan Freeman) hikâyesinin anlatıldığı film, dünya genelinde yakalışk 300 milyon dolar kazandı ve eleştirmenlerden genellikle olumlu yorumlar aldı. Seven Fincher’ın ilk kült filmi oldu. Kendi tarzını net olarak ortaya koyduğu ilk film ayrıca.David Fincher’ın Chuck Palahniuk’un aynı adlı romanından uyarladığı Dövüş Kulübü, 1999 yılında gösterime girdi. Başrollerinde Edward Norton, Brad Pitt ve Helena Bonham Carter’ın yer aldığı film eleştirmenlerden karışık yorumlar alırken gişe hasılatında beklenen başarıyı kazanamadı. Ama eleştirmenlerin ve izleyicilerin filme olan bakışı zaman içinde çok değişti. Dövüş Kulübü zamanla sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak anılmaya başlandı. Entertainment Weekly, Dövüş Kulübü gösterime girdiğin zaman filme düşük bir not vermişti ama “Sahip Olmanız Gereken 50 DVD Film” listesinde bir numaraya Dövüş Kulübü’nü yerleştirdi. Dövüş Kulübü, İngiliz sinema serisi Total Film’in hazırladığı “Tüm Zamanların En Muhteşem 100 Filmi” listesinde Jaws, Vertigo ve Sıkı Dostlar filminin ardından dördüncü sırada yer aldı. Fincher’ın Dövüş Kulübü’ünden sonraki filmi Panik Odası (2002) oldu. Film her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 92 milyon dolar kazansa da Yedi, Oyun ve Dövüş Kulübü filmlerinin elde ettiği eleştirel başarıya ulaşamadı.

Bu filmden beş yıl sonra David Fincher, Robert Graysmith’in Zodiac Katili hakkında yazdığı kitaptan uyarladı. Önemli rollerde Jake Gyllenhaal, Mark Ruffalo, Robert Downey Jr., Anthony Edwards ve Brian Cox’ın yer aldığı Zodiac, 2007 yılının en beğenilen filmlerinden biri oldu ancak Birleşik Devletler’de gösterimde kaldığı süre içerisinde yalnızca 33 milyon dolar kazanabildi. Fincher’ın senarist Eric Roth ile birlikte F. Scott Fitzgerald aynı adlı romanından uyarlandıkları Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi 2009 yılında gösterime girdi. Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi Fincher’ın yönettiği en uzun film oldu. Ayrıca Fincher, bu filmde Brad Pitt ile üçüncü kez çalıştı. 13 dalda Akademi Ödülü adaylığı kazanan yapım, David Fincher’a da ilk En İyi Yönetmen dalında Akademi Ödülü adaylığını getirdi. Film 300 milyon dolardan daha fazla kazandı. Ünlü yönetmen,çok satan bir roman olan Ejderha Dövmeli Kız’ın Amerikan versiyonunu sinemaya aktardı. Fincher son olarak 2014 ABD yapımı Gone Girl filminin yönetmenliğini yapmıştır. Gerilim türündeki film oldukça iyi bir gişe hasılatı yapmıştır. Film 3 Ekim’de ABD’de sinemalarda gösterime girdi. Gone Girl; Pike ile Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu ve Fincher ile En İyi Yönetmen dalları da dahil olmak üzere dört Altın Küre Ödülü adaylığı kazandı.

Fincher filmleri bir garip şekilde üzerinden yıllar geçtikçe değerlenen, kültleşen yapımlar oluyor. Social Network, 2010’ların en iyi filmlerinden biri olarak gösterilir ancak ilk çıktığında ortalama bir film olarak nitelendirilmişti. Keza Seven, Gone Girl, Zodiac en çok da Fight Club. Bakalım Fincher bu güzel tarzını daha ne kadar devam ettirebilecek?

İlişkili İçerik
Sinema Haberleri

Bradley Cooper'ın başrolünde yer aldığı ve yönettiği Maestro'dan ilk görseller yayınlandı

A star is a born ile ilk yönetmenlik deneyimine imza atan Bradley Cooper, yeni filmi Maestro ile…
Devamını Oku
Sinema Haberleri

Ata Demirer'in yeni filmi Bursa Bülbülü'nün çekimleri başladı

Ata Demirer’in senaryosunu kaleme alıp başrolünde yer alacağı Bursa Bülbülü’nün…
Devamını Oku
Sinema Haberleri

Idris Elba'lı Beast Filmi Geliyor!

Ünlü oyuncu Idris Elba’nın başrolünde yer aldığı, Güney Afrika savanalarında bir…
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir