Bir ev düşünün ve bu evde 3 arkadaş, ev arkadaşlığı yapmakta. 1 kadın, 2 erkek. Bir de hizmetçileri var. Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan ise, bu 3 arkadaşın aslında birer vampir olması. Birisi 500 küsür yaşında, Osmanlı zamanında yaşamış ve Osmanlı’ya hizmet etmiş, diğer ikisi 200 küsür yaşında. 3 Vampirin tüm yaşamları, bir belgesel misali kayıt altına alınıyor. Ve Vampirler de bunun farkında. What we in the shadows, eşi benzeri pek görülmemiş müthiş bir İngiliz Komedisi. İngiliz dizilerinin kendine has müthiş yanları olur. Günlük sıradan olayları ve klişeleri absürd bir dil ve komik karakter tiplemeleriyle seyirciye aktarır. What We Do In The Shadows’da tam bu noktadan seyirciyi yakalıyor. Müthiş oyunculuk, zekice espriler ve absürd olaylar silsilesi.
Henüz ilk sezonu bitirmiş olmama rağmen en favori dizilerim arasına yazdığım What We Do In The Shadows’un en eğlenceli yanı gerçekten çok komik olan baş karakterleri. 500 küsür yaşında olan Nando the Relentless, Osmanlı zamanında yaşamış ve dönemin savaşlarında yağma yapıp acımasızlığı ile ün yaptığı için ‘relentless’ takma adını almış. Kendisi ekibin lideri gibi bir şey.
Laszlo 200 küsür yaşında ve diğer vampir olan Nadja ile aralarında romantik bir ilişki var. Kendisini Matt Berry canlandırıyor ve en çok güldüğüm karakter olabilir. Matt Berry’te bir başka müthiş bir İngiliz Komedisi olan The It Crowd’dan bildiğim ve çok sevdiğim bir komedyen.
Nadja bu 3’lü içindeki tek kadın karakter. Vampir romantikliğine sahip, biraz derbeder olan ve bölüm bölüm birilerinin peşine takılan Nadja aynı zamanda Lazslo ile de sevgili. Kendisini aynı zamanda bir stand- up’çı olan Natasia Demetriou canlandırıyor ve tek kelimeyle döktürüyor.
Bu absürd 3’lünün bir ev arkadaşları daha var. Ancak kendisini sürekli dışlıyorlar. Colin Robinson adındaki bir Enerji Vampiri olan karakter-evet dizide enerji vampiri diye bir şey de var- insanları konuşarak sıkıyor ve enerjilerini emiyor. Baştan aşağı sıkıcı bir tip olan Colin Robinson, dizinin benzersiz mizahının bir başka kanıtı. İnsanları sıkınıtan boğarak enerjilerini emen vampir fikri cidden müthiş orijinal bir fikir.
Guillermo evde yaşayan ve tam 10 yıldır Nando’nun hizmetkarı olan ekibin tek insan karakteri. En büyük hayali ise bir gün Nando tarafından Vampir yapılmak. Kırılan camları o onarıyor, geceleri tabuttan vampirleri o çıkartıyor, acil bir iş oldu mu hemen kendisi yetişiyor. Ancak o da bu absürd 3’lü tarafından ekseriyetle dışlanıyor.
What we Do in the Shadows aslında 2014 yapımı bir film projesi. Son zamanların popüler yönetmeni ve adından sıkça söz ettiren Taiki Waititi’nin yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı film 2014 yılında çıkmış ve o zamanlar pek popüler olan Vampir filmlerine kaliteli bir parado niteliği taşımıştı. O filmin başarısı sonrası Taiki filmin devamı yerine çok yetenekli İngiliz Komedyenlerle tanışıp projeyi 2019 yılında dizi yapmaya karar veriyor. İyi ki de dizi yapıyor zira What We Do In The Shadows muhtemelen 10 yıla çok kült bir komedi eseri haline gelecek potansiyelde bir yapım. Vampir klişeleri ile gerçekten benzersiz bir şekilde alay etmeleri ve İngiliz mizahının absürd yanını mükemmel kullanmaları dizinin en büyük silahı durumunda. Dizide sürekli gece dolaşmaları ve bu yüzden Gotik takılmaları, sürekli bakire kanı içmeye çalışmaları, Kurt adamların olması ama aralarındaki hüsümetin çete kavgasından hallice olması ve daha bir sürü komik vampir parodisi. 2 sezonu biten ve şu anlık yalnızca 19 bölüme sahip dizi 3. sezon onayını aldı bile. Hayatları belgesel niteliğinde çekilen ve yer yer kameraya bakıp konuşan bu karakterlerle tanışmanızı şiddetle öneriyorum. Böylesine kaliteli bir mizaha sahip diziye ayırdığınız zamana asla pişman olmayacaksınız.
