Savaş eşiğine gelen ülkeler, depremler, doğal afetler, yangınlar ve ardından da tüm dünyayı pandemi seviyesinde etkileyen, milyonlarca insanın yaşadığı kocaman ülkeleri karantinaya sokan lanet bir virüs… post- apokaliptik bir sinema filmi senaryosu misali ilerleyen 2020 yılını geride bıraktık ve artık her şey biraz daha normale dönmeye başladı. Etrafta, evde vakit geçirirken izlenecek salgın ve felaket temalı film listeleri dolanıyorken bizler modaya uymayarak, bu günlerin de biraz daha fazla tadını çıkarabilmek ve mod yükseltmek için mutluluk depolayıcı bir film listesi yapmak istedik. İzledikten sonra her biri serotoninizi fırlatacak bu altın gibi filmler için sizi yazıya alalım. İyi seyirler şimdiden!
Little Miss Sunshine
Amerikan Bağımsız Sinemasının benzersiz bir örneği olan Little Miss Sunshine, bu zor günlerde içinizi mutluluktan mangal yakmışçasına ısıtacak bir film. Neredeyse her bir bireyi sorunlu olan bir ailenin, ailenin küçük kızını, küçükler için düzenlenen bir güzellik yarışmasına ite kaka ilerleyen ve yarı bozuk sarı bir minibüs ile yetiştirmeye çalışmasını konu alan bir yol filmi Little Miss Sunshine. Komedi yapımlarıyla tanınan Steve Carrel’ın Gay, intihara meyilli dayı rolüyle içindeki drama cevherini ortaya çıkardığı filmde neredeyse her bir oyuncu da rolünün altından fazlasıyla kalkıyor. Ağzı bir hayli bozuk dede rolüyle Alan Rickman’ın da fazlasıyla ön plana çıktığı Little Miss Sunshine, gerçek problemleri olan gerçek karakterleri ile benzersiz bir yol filmi.
Scott Pilgrim Versus the World
Scott Pilgrim versus the Wolrd, bir çizgi roman uyarlaması niteliğini taşıyor. Ancak standart çizgi roman yapımlarından çok çok ayrılan bir noktası var; film gerçekten çizgi roman gibi! Absürd karakterleri ve çizgi roman kafasından asla ayrılmayan hikaye anlatımı ile, klişeleşmiş Hollywood filmlerinden apayrı bir yerde duran filmde hoşlandığı kuryeci kıza ulaşmak için, kızın ölümcül eski sevgililerin dövüş sanatları kullanarak alt etmek zorunda olan Scott Pilgrim’in hikayesini izliyoruz.(Nasıl konu ama?) Absürd ve mutluluk verici bir seyirlik arayanlar için biçilmiş kaftan olan Scott Pilgrim versus the World, bu karantina günlerinde sizlere eşlik etmek için bekliyor.
La La Land
Kahveler yapıldı, sevgiliyle kanepeye kuruldu ve bol mutluluk depolayacak bir film arıyorsunuz; 6 dalda Oscar ödüllü bu 2016 yılı yapımlı müthiş müzikal film, türe uzaksanız dahi sizi koltuğa çivileyecek ve bittiğine üzüleceğiniz tam aradığınız türden bir film. Damien Chazelle yönetmenliğindeki film Emma Stone’a en iyi kadın oyuncu ödülünü de getirirken müzikleri ve sinematograsiyle de ön plana çıkıyor. Ryan Gosling ve Emma Stone’un müthiş uyumuyla beraber La La Land, kesinlikle kaçırılmaması gereken mutluluk promosyonlu bir film.
Superbad
Uzaktan bakınca tam olarak bir ‘ergen filmi’ olan Superbad, derdi biraz başka olan gençlik filmlerinden. Bir grup ergenin, kızların partisine içki götürmesini konu eden Superbad, Seth Rogen’ın kaleminden çıkmış tam anlamıyla mutluluk depolayıcı bir film. İzlerken epey eğlendiren Superbad, kafa dağıtmalık film denince ilk akla gelen gençlik yapımlarından bir tanesi.
Inside Out
E böyle bir listede Pixar animasyonu olmazsa olmazdı zaten, değil mi? Inside Out, animasyon sanatının nelere kadir olduğunu canlı kanlı gösterirken aynı zamanda hem çocuklara hem de yetişkinlere dokunan hikayesiyle Pixar’ın sanat eserlerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Küçük bir çocuk ya da kocaman bir birey olun, Inside Out izledikten sonra suratınızdaki tatlı bir gülümse ile ekrandan ayrılacaksınız.
Magnolia
Paul Thomas Anderson(Pts), Magnolia’yı yazıp yönettiğinde 29 yaşındaydı. Bu, filmi bitirdikten sonra inanmakta epey zorlanabileceğiniz bir cümle. Eğer Paul Thomas Anderson ismine uzaksanız Magnolia, müthiş derin karakterleri ve olgun, benzersiz hikayesiyle hemen koşup sarılabileceğiniz bir başyapıt. Süresinin uzunluğundan dolayı izlemesi biraz zor ancak hem PTS külliyatına ilk giriş olarak müthiş bir seçim olması ve bitirdiğinizde sağlayacağı bol serotonin ile bu zor günlerde ayırdığınız zamana kesinlikle değecek bir #feelsgood film.
The Shawshank Redemption
Yıllardır Imdb’nin en üstünde, 1. sırada olan The Shawshank Redemption’ın sırrını hiç merak ettiniz mi? Dünya tarihinde onlarca müthiş başyapıt varken, Esaretin Bedeli en üstteki yerini hiç kaybetmedi. Sebebi ise, çok basit ve mühim bir insani hissayata, umuda sırtına dayaması. Hak etmediği bir mahkum hayatı yaşayan Andy Dufresne’nin epey üzücü başlayan hikayesi, filmin sonunda bambaşka bir yere doğru yelken alıyorken film de negatif duyguları da sizden uzaklaştırıyor. Umudun sinemadaki karşılığı olan Esaretin Bedeli, bu zor günlerde izlemesi daha bir anlamlı filmlerden.
Forrest Gump
Bir kutu çikolatadan kaç farklı metafor üretebilirsiniz? Eminim bu soruya mutlaka bir cevabınız vardır ancak önce bi’ Forrest’tan dinlemek, sizi müthiş mutlu edecek bir eylem olacaktır. Forrest Gump’ı çektikten sonra bir süre boyunca-yaklaşık bir sene- tükenmişlik sendromuna giren filmin yönetmeni Robert Zemeckis’in başyapıtı olan Forrest Gump, genel olarak olayları anlamakta zorlanan ve pek zeki biri olmayan Forrest’ın müthiş hayatını konu alıyor. Yakın tarihin önemli anlarında kendine bir şekilde yer edinen Forrest, etrafındakilere ilham verirken asla annesinin ona söylediği nasihatları unutmuyor. Hüzünlü ve aynı zamanda ekseriyetle serotonin depolayan bir yapım olan Forrest Gump, Tom Hanks’in ne denli büyük bir oyuncu olduğunun da kesin bir kanıtı. İzlediyseniz bir tur daha çevirin ancak izlemediyseniz sizi pek mutlu edecek bir sinema filmi Forrest Gump.
