Cem Yılmaz’ın ‘2 arada Sinema Derdi’
Yazan, yöneten ve aynı zamanda oynayan biri olan Cem Yılmaz, ülke şartlarında çıkmış en üretken sanatçılardan bir tanesi. Yıllar evvel çok sevdiğim bir film olan Her Şey Çok Güzel Olacak gibi bir esere senaryo olarak katkı veren ve başrolünde oynayan Cem Yılmaz, sonrasında komedyen olmasının verdiği ağırlıktan dolayı komedi filmleriyle hep gündemde kaldı. Ancak dram ve günlük hayat trajedilerine karşı olan ilgisini hiç kaybetmedi. G.O.R.A sonrası yazıp yönetip oynadığı Hokkabaz buna en büyük örnek teşkil ediyor. G.O.R.A sonrası, o tadda film bekleyenler Hokkabaz’a gittiğinde çok şaşırmıştı. Ancak Cem Yılmaz, sanatına bu tarafta da yön vermekten haz alan biri oldu hep. Sonrasında Yahşi Batı-ki en kaliteli işi olduğuna inanırım- A.R.O.G gibi yapımlara imza attı ancak araya Pek Yakında gibi dramalar da sıkıştırmadan duramadı. İşte tam bunların arasında geçtiğimiz sene vizyona soktuğu birer deneme misali Karakomik Filmler, geçtiğimiz hafta itibari ile Netflix’e teşrif etti, ben de izleme şansı yakaladım. 1’er saatlik 2 tane filmden oluşan ve birbirinden ayrı hikayelere sahip filmlere sahip Karakomik Filmler, hem hikaye olarak hem de kalite olarak çok farklı hikayeler. 2 arada, motivasyonu bambaşka olan, psikolojik çözümler ile ilerleyen ve yer yer sinematografik olarak da arşa çıkan çok iyi bir karakter draması bulundururken, bir diğer film Kaçamak bir yol hikayesi olarak başlayan ancak sonrasında işlerin sarpa sardığı eğlenceli olmak için çekilen ancak bunu başaramayan bir film. Birbiri ardına izlenip pek konu bütünlüğüne ve böyle derde de sahip olmayan Karakomik Filmler, genel itibariyle Cem Yılmaz’ın giriştiği en zayıf işler olma özelliğini taşıyor. Ne tam olarak bir kara mizah sıfatı taşıyorlar ne de komik olma gibi bir özellikleri var.
2 arada konu itibariyleVapur hattında çalışan bir garson olan Ayzek’i merkezine alıyor. Meczup kelimesi hayat bulsa canlı kanlı nasıl olurun cevabı olarak selamlıyor bizleri Ayzek. Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Ayzek, dertleri basit hayatı basit olan bir karakter. Yıllardır çalıştığı vapur içerisinde yatıp kalkan, dış görünüşüne çok takık olan ve bu sebepten dolayı bozuk dişlerini yaptırmak için para biriktiren biri aynı zamanda. Cem Yılmaz’ın müthiş oyunculuk sergilediği Ayzek karakteri, 2 Arada filminin odak noktası durumunda. Çalıştığı şirkette kalite kontrol için, her çalışan ile mülakata biri gelecek haberinden sonra Ayzek, yaşadığı özgüven probleminden dolayı paniğe kapılıyor. Aynı zamanda her gün vapurda yolculuk eden de birine aşık. Tüm bunların arasında 2 Arada, kaybeden birinin karanlık tarafa geçişini anlatıyor. 1 saat gibi bir sürede çok da detaylı bir karakterizasyona sahip değil ve keşke daha uzun metrajlı bir hikayede karşımıza çıksaydı diye de düşünmeden edemedim. Zira Ayzek ve 2 Arada, karanlık tonların etrafında çok güzel geziyorken bir anda çok keskin bir dönüşüm hikayesine sahip. Çünkü filmin süresi 1 saat. Ancak filmin yönetmeni de olan Cem Yılmaz, bu keskin dönüşü görsel olarak da desteklemeye çalışıyor ve bunu yer yer başarabildiğini de söyleyebilirim. 2 Arada genel itibariyle, Türk sinemasından pek örneği göremediğimiz seviyede ilerleyen, başarılı bir yapım. 2 Arada da Cem Yılmaz’a Ozan Güven, Cemre Ebuzziya, Cem Davran ve Umut Kurt eşlik ediyor.
Kaçamak, bir grup erkeğin eşlerinden habersiz haftasonu tatili yapmasını, yani adından da anlaşılacağı üzere küçük bir kaçamak yapmasını konu alıyor. Dört erkeği, gayet güzel başlayan tatilleri bir anda saçma sapan bir şekilde uzaylılar, Amerikan Askerleri gibi unsurların eklenmesiyle ilginçleşiyor. Ancak filmdeki karakterlere o kadar alışığız ki, Cem Yılmaz bu karakterleri yazarken daha önce defalarca örneklerini gördüğümüz stereotipleri kullanmış. Buradaki problem bu karakterlerin hiçbirinin komik olmaması. Kaçamak filmi, güldürme güdüsüyle çekilmiş ancak bunu başaramayan bir yapım. Ne bir yol filmi, ne bir kara film ne de komedi filmi. İşlediği konu itibariyle de damakta maalesef vasat bir youtuber filmi tadı bırakıyor. Filmin kendine edindiği amaç Hollywood klişeleriyle dalga geçmek, o filmlerde gördüğümüz ve alışık olduğumuz uzaylı istilası gibi durumların kaliteli bir parodisi haline gelmek belki de. Ancak vasat esprileri, itici karakterleri ve tam anlamıyla bir bilim kurgu parodisi haline gelmiş olmasıyla beraber izlediğim en kötü Cem Yılmaz filmi olarak hafızamda yerini alıyor.
2 Arada’yı yer yer beğenmiş, hatta Cem Yılmaz’ın yapmaya çalıştığı karanlık tonlarda gezen bu kaybeden hikayesini bağrıma basmış olsam da Kaçamak hikayesine ayırdığım vakit biraz üzüldüm. Kendisinin bu konudaki potansiyelini 16 yıl önce vizyona girmiş G.O.R.A’da görmüşken 2019 yılında böyle bir bilim kurgu yapımına zaman ve bütçe ayırmış olması biraz üzücü. Karakomik Filmler, ilk hikayesiyle gönüllerimize Hokkabaz titreşimi gönderen ancak 2. hikayesiyle dram ve komedi alanlarında hiçbir şey vermeyen ve aralarında pek bir bağlantı olmayan seyirlikler olmuş. Yerli sinemada pek örneğini göremediğimiz bu Cem Yılmaz denemeleri, yer yer şaşırtıp iyi şeyler yapmaya çalışsalar da genel olarak Cem Yılmaz’ın en kötü işleri olarak tarihteki yerlerini alıyorlar. 2 Arada, iyi bir karanlık hikaye olabilecekken süresinden dolayı bunu ıskalayan genel itibariyle başarılı bir yapım ancak Kaçamak, vasat bir Youtuber filminden hallice bir seyirlik sunuyor. Birbirleriyle ton bakımından da öyküsel olarak da pek bağlantı bulunmaması, bu orta metraj denemesini sınıfta bırakıyor.
