Spor Dünyası

Oyunu Ebediyen Değiştiren Adam: Michael Jordan


NBA tarihinden çok fazla iyi oyuncu geçti, bir çoğu alanında rakipsiz muazzam yetenekleri olan ve tarihe geçmiş oyunculardı… Kobe, Lary Bird,Hakeem,Shaq ve şu sıralar üst seviyedeki son yıllarını oynayan Kral lakaplı LeBron. Bu örnekler elbet çoğaltılabilir ancak henüz hiçbir oyuncu Michael Jordan’ın yarattığı etkinin yanından dahi geçemiyor. Vasat bir şehir takımına seçilip 7 senede 5 şampiyonluk, MVP ödülü ve sayısız başarı… Bir şampiyonun yüreğine, oyunu ebediyen değiştiren adamın kariyerine yakın bir bakış için yazımıza alalım, keyifli okumalar.

1984 Olimpiyatlarında kazandığı altın madalyanın hemen öncesinde Chicago Bulls tarafından üçüncü sıradan draft edilen Jordan, Bulls sözleşmesinin yanı sıra, ilk olarak Nike ve diğer spor markaları ile sözleşmeler imzalamaya başladı. Bulss, Jordan gelene kadar vasat bir takımdan ötesi değildi ve o sene yapılan draft seçimleri eğer Olimpiyatlardan sonra yapılsaydı muhtemelen Bulss ve Jordan efsanesi asla bir arada anlmayacaktı. Zira o yıl Houston Rockets tarafından ilk sıradan draft edilen Hakeem Olajuwan bir yıldız olmayı başardı ama ikinci sıra draft hakkını Jordan’ın yerine Sam Bowie’yi seçen Portland, yıllarca draft’ta yaptığı hatanın bedelini ödedi.
1984’te kazandığı altın madalyanın ardından NBA’deki çaylak sezonuna da fırtına gibi başlayan Jordan, ilk yılında 28,2 sayı ortalaması ile Bernard King ve Larry Bird’ün ardından üçüncü sırayı aldı, bunun yanı sıra 6,5 ribaund ve 5,9 asist ortalamasıyla da “Yılın Çaylağı” ödülünü kazandı. Yılın en iyi İkinciler Takımı’na da seçilen Jordan için en önemli başarı Bulls’un Jordan’ın da kadroya katılmasıyla 1 yıl öncesine oranla on bir maç daha fazla kazanması ve Play-off’lara kalabilmiş olması oldu. Jordan ilk Play-Off serisinde Milwaukee Bucks’a dört maç sonunda boyun eğmekten kurtulamadı.

Jordan’ın kısa sürede yıldız olmasının sebebi ise her zaman alçak gönüllü ama bir o kadar da mücadeleci tavrını hem sahaya hem de dışına yansıtmayı başarmasıydı. Kamera ile de çok iyi geçinen Jordan ve stili, oynadığı reklam filmleri ve magazin dergilerinin kapaklarını süsleyerek dünyanın dört bir yanına yayılmaya kısa sürede başladı. Nike ile yaptığı anlaşma ve ona özel üretilen spor ayakkabılarıyla da bir ilke imza atan Jordan, yasak reklam yapıyor gerekçesiyle kanun değişene kadar her maçta NBA komisyonuna ceza ödemek zorunda kaldı. Ama Jordan’ın ayakkabılarından vazgeçmemesi ve Nike’ın bu cezaları seve seve ödemesi Air Jordan’ın doğmasının en büyük yardımcısı oldu.  Oyunu değiştiren adam derken, tüm bu ilkler Jordan’ın önemini yeterince ortaya koyuyordu o zamanlarda.

Oyun sevgisi adına kontratına eklettiği bir maddeyle de ilklerinden birini gerçekleştiren Jordan, sezon ortası ya da sonunda, ne zaman isterse istesin, herhangi bir yerde basketbol oynamasına izin veren maddeyle bu spora olan sevgisinin kontratlarla sınırlanmasını engelledi. Ağzından çıkan dili, dili dışarıdayken koşuşu ve yaptığı smaçlarla da NBA’e ve basketbola yeni bir stil getirdi. Ayrıca ikinci yılından sonra Bulls formasının altına giydiği Kolej takımı Kuzey Karolina forması yüzünden uzun şortlar tercih etmesi ve kafasını kazıtması da NBA’e yeni tarzlar getirdi. İlk yılından itibaren rakiplerinin steps yapıyor suçlamaları ile karşılaşan Jordan, her maçın ardından videodan top sürüşünü ve hareketlerini medyaya gösterdi ve rakiplerinin yakalayamadığını, kameraların yakaladığını gösterdi. Jordan’ın ilk adımı o kadar hızlıydı ki karşısında onu savunan rakibi bunu anlamakta uzun süre zorluk çekerdi. Böylece “hakemler Jordan’a veteran muamelesi yapıyor” hurafesi de tarihe gömülmüş oldu. Alçak gönüllü tavırlarıyla her zaman örnek bir süper yıldız olan Jordan, All-Star maçı kendisine sorulduğunda “en azından bir tanesinde oynamak istiyorum” diyecek kadar mütevazı olmayı başardı. Amacına da aynı yılın sonunda ulaştı, 1985 Doğu Konferansı All-Star karmasına seçildi.. Jordan ilk All-Star maçında yirmi iki dakika görev aldı ve yedi sayı kaydetti. Yeni sezonda sol ayak kemiği kırılan Jordan altmış dört maçta forma giyemedi ve yeniden All-Star seçilmesine rağmen maçta oynayamadı.. Ama Play-off’ta Celtics’e karşı kaydettiği altmış üç sayı ile en çok manşet süsleyen NBA yıldızı olmayı başardı.

Peşi sıra gelen yıllar boyunca Jordan’ın yükselişi bir türlü durdurulamadı. İnanılmaz bir skorer ve asla pes etmeyen bir yürek NBA’e o senelerde damga vuruyordu. O yıllarda NBA’de başarılı olmanın zorunluluğu garip bir şekilde ‘uzun olmaktan’ geçiyordu ve Jordan 2 metrenin altındaki boyuyla bunun aksini ispatlıyordu. Ancak bir sorun vardı, Bulls ile bir türlü o Chicago halkı tarafından da müthiş özlem duyulan şampiyonluk yüzüğü gelmemişti. Üst üste Pistons’a karşı alınan üçüncü Doğu Konferans finali mağlubiyeti, soru işaretlerinin doğmasına neden oldu, ancak işte o zaman gösterdiği kararlılık Jordan’ın karakteristik özelliklerinin en güzel örneğini sergiledi: En iyiyi başarana kadar pes etmemek. Jordan yeni sezonda kendini kanıtlamayı başardı ve Bulls, deplasmanda sadece 2 maç kaybederek rekorunu yeniledi. Jordan da üçüncü kez art arda MVP seçildi. Fakat Play-off’larda yaptığı daha da etkileyiciydi: Üç yıldır kaybederek elendiği Detroit Pistons’ı 4-0’lık skorla süpürerek takımını finale çıkarmayı başardı. NBA Finallerinde, Magic Johnson’ın son yılında Lakers’a karşı evlerinde kaybedilen ilk maçın ardından Jordan ve Bulls yıllardır özlemini duyduğu şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerlemeye başladı. Lakers karşısında peş peşe alınan dört galibiyet ve Jordan’ın 31.4 sayı, 6,4 ribaund ve 8,4 asist ortalamaları, Jordan ve Bulss’a ilk şampiyonluk yüzüğünü takmalarını sağladı.

Yeni sezonda kafasını tamamen kazıtan Jordan, yeni bir tarz ve stille oyununa geri dönmüştü. Artık Larry Bird ve Magic Johnson’da olan onda da vardı, o da yüzüğünü parmağına takmıştı. Jordan’ın önderliğindeki Chicago Bulls, devam eden iki sezonda; ilk finalde Clyde Drexler’lı Portland Trail Blazers’ı ve ikincisinde de Charles Barkley’li Phoenix Suns’ı devirdi. 1992 finallerinin açılış maçında yine bir rekor kırarak 35 sayı atan Jordan, takımının 79-64 geriden gelerek 97-93’lük bir galibiyet almasında önemli rol oynadı. 1993’te te Jordan klasikleri ve rekorları ile devam etti. Patrick Ewing’li Knicks’i 4. kez geçen Bulls, deplasman dezavantajıyla çıktığı seride rakibine şans tanımadı. 105-95 biten 4. maçta tam tamına 54 sayı atan Jordan, beklentilere yeniden cevap vermeyi başarmıştı. 5. maçta Jordan 29 sayı, 10 ribaund ve 14 asistle triple-double yapmış ve yine rakibini çaresiz bırakmıştı. Madison Square Garden’da gelen 97-94 lük zafer, Knicks’i bir kez daha elemelerini sağlamıştı. Finalde Phoenix Suns’a karşı tutturduğu maç başına 41,0 sayı ortalama ve 6 maçta gelen bir başka yüzük, belki de herkesin kendi kendisine sorduğu “Bu başarı nereye kadar devam edecek?” sorusuna cevap olmuştu: Jordan oynadıkça bu başarı devam edecekti.

Jordan’ın benzersiz bir sporcu ve kişilik olmasına bir çok örnek verilebilir ancak yaşadığı travmalarından kaçınmayıp kafasına estiği gibi ciddi kararlar vermesini her zaman bu konuda en üste koyabilirim. 1992 yılında hala tarihin en benzersiz ve yenilmez takımlarından biri olarak gösterilen ABD milli basketbol takımı yani ‘Dream Team’ ile altın madalya kazandıktan sonra Jordan için hayat biraz farkı yol alacaktı. Çok sevdiği ve basketbolunu tamamiyle kendisine adadığı babası, bir silahlı soygun sırasında öldürelecek ve bu vahim olayın etkisinden çıkamayan Jordan en üst noktalarını yaşadığı basketbol kariyerie son verecekti. Oyunun bu denli merkezinde yer alıp böyle bir karar vermesi şaşkınlıkla karşılanacaktı ancak kimseyi takmaya Jordan çocukluk hayali olan beyzbol oynamaya başlayacaktı. Pek de iyi bir sezon geçirmeyen Jordan, daha sonra, basketbolun dışında geçirdiği sürenin, kafasını toparlaması için yeterli olduğunu düşünerek 1994-95 sezonun sonlarına doğru basketbola geri dönecekti. Basketbola döndüğünü açıklarken yaptığı basın açıklaması ise sadece iki kelimeden oluşuyordu: “I’m back.”

Basketbola dönüp iyi bir sene geçiren Jordan finallerde Shaq’ın takımı Orlando’ya yenilip yüzüğü kaybedecekti. Ancak bir sonraki yıl, Denis Rodman’ın takıma katılımı ile Scotie Pippen, Rodman ve Jordan belki de tarihin en dominant üçlülerinden birini oluşturup yeni rekorlar kırmaya başlayacaktı.

Bu ölümcül üçlü Bulls’a ikinci defa üç kez üst üste şampiyonluk kazandıracaktı. 96-97 ve 98 senesinde 3 şampiyonluk daha kazanan Jordan ve ekibi artık tepe noktasına ulaşmışlardı. 1998 sezonunu bitiriş biçimi, artık yaşı iyice ilerlemiş olan Jordan’ın kariyeri için muhteşem bir sonmuş gibi gözüküyordu. Efsanevi koç Phil Jackson’ın ve Dennis Rodman’ın kontratlarının bitiyor oluşu ve Scottie Pippen’ın takımdan ayrılmak istemesi de Jordan’ın emeklilik kararı vermesinde etkili olan diğer nedenlerdi. NBA’de bir lokavt yaşandığı zamanlarda, 1999 yılının başlarında, Michael Jordan, kariyerinde ikinci kez, emekli olduğunu açıkladı. Ardından 2000 yılında washington wizards’la anlaşıp basketbola geri dönen Jordan, burada geçirdiği bir sene ile pek parlak bir performans gösteremedi ve o senenin sonunda basketboldan bu defa sonsuza kadar emekli olmaya karar verdi.

Jordan asla pes etmeyen yüreği, kazandığı sayısız başarıları, imzaladığı sponsorluk anlaşmaları ve tam anlamıyla örnek bir sporcu olması ile Nba’de oyunu sonsuza kadar değiştirdi. Süper yıldız algısına bambaşka bir örnek getirdi. Onu örnek alan onlarca siyahi sporcu hayatlarını ve eğitimlerine daha fazla önem vermeye başladılar. Şu sıralar Netflix üzerinde Jordan Bulls’taki son senesini anlatan The Last Dance adlı belgesel yayınlanmakta. Bulls, NBA ve Jordan hakkında müthiş bir anlatı sunan bu belgeseli de yazıyı noktalarken tavsiye edebilirim. 

İlişkili İçerik
Spor DünyasıSpor Haberleri

E - Spor Severlerinin Favori Oyunları

E-spor çevrimiçi oyuncuların oynadığı ve rekabete dayalı oyunları profesyonel olarak…
Devamını Oku
Spor Dünyası

Motor Sporları Nedir?

Motor sporları kelime anlamınca incelendiğinde motorlu taşıtların sportif mücadelesi yada…
Devamını Oku
GenelSporSpor DünyasıSpor Haberleri

2020 Yılında La Liga’da Gerçekleşen En Pahalı 10 Transfer

Yeni sezonun başlangıcının sürdürülüşü ile ilgili ortada birçok söylenti gezinirken her…
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir