Christopher Nolan modern sinemanın en popüler yönetmenlerinden biri. Net olarak kötü filmi bulunmayan yönetmen henüz büyüsünü kaybetmiş değil. Hem popüler kültüre hizmet eden müthiş gişe filmleri yapabiliyor hem de çektiği filmlerde zerre stüdyo baskısı olmadan kendini mührünü koyabiliyor. Bu da kendisini 2000’li yılların sinemasında apayrı bir yere koyuyor. Son çektiği Dunkirk ile dahi daha önce defalarca benzerleri çekilmiş 2. Dünya savaşı filmlerine bambaşka bir bakış açısı getirdi. Dunkirk öncesi Batman üçlemesi ile süper kahraman janrasını ebediyen değiştirdi. Inception, Prestige, Interstellar ve Memento ile daha önce benzerlerini pek izlemediğimiz kurgu ve teknik anlamda çok üstün yapımlar ortaya koydu. Tüm bunların arasında yeni filmi Tenet için gün saymaktayız. Şu ana dek en bütçeli filmi olan Tenet, hiçbir şey anlaşılmayan ve yine belli ki çok beyin yakacağı belli olan fragmaları ile tanıtımlarını yapmaya başladı. Sinemada bir Nolan filmi lzemeyi epey özledik ve açıkçası sinema salonlarında film izleme özlememizi ilk olarak bir Nolan filmi ile giderecek olmamız pek sevindirici. Önce Tenet’ın fragmanını izleyelim ardından 3 maddede muhtemel yeni Nolan harikası Tenet’dan neler beklemeliyiz yazımıza alalım.
Benzersiz bir sinematik tecrübe
Tenet çıkacak, ilk günden iyi bir sinema salonunda filme gireceğiz ve 2,2.5 saat boyunca koltuğa yapışıp bambaşka bir sinematik tecrübe yaşayıp çıkacağız. Ardından 2 saat boyunca filmin etkisinden çıkmak için bir kaç paket sigara bitireceğiz. Ben bu hissiyatın çok benzerini hem Inception’da hem de Interstellar’da yaşamıştım. Baş döndüren kurgusu, müthiş müzikleri ve muhteşem ters köşeleri ile filmden çıktıktan sonra biraz kevgire dönmüş, bir kaç saat kendime gelememiştim. Bu hissiyatı istiyorum. Tabii baş döndüren kurgu demişken…
Baş döndüren kurgu+ soundtrack ziyafeti
Bu ikisi, yani baş döndüren kurgu ve soundtrack ziyafeti Nolan’ın alametifarikası durumunda. Batman üçlemesinden bu yana çektiği her filminde özellikle müzikleri Nolan müthiş bir şekilde kullandı. Inception, Batman üçlemesi ve Interstellar ile arşa çıktı ancak Dunkirk bambaşka bir seviyeydi. Hala açıp açıp arada Interstellar ve Inception müziklerini dinlerim. Bu sefer her filminde beraber çalıştığı ve filminin müziklerini emanet ettiği Hans Zimmer yok ancak yine çok yetenekli bir composer ile çalışıyor. Tenet’ın bu konuda aksayacağını hiç düşünmüyorum. Müziklerin yanında bir de elbette Nolan’ın bir başka mühür özelliği olan, ekseriyetle her filminde kullandığı baş döndüren acayip kurgu şekli bir diğer beklentim. Tenet konu itibari ile zamanı geri alma ya da onun benzeri bir tema üzerinde ilerliyor. Fragmanlardan anladığımız kadarı ile yine garip, beyin yakan bir kurgu ile karşlılacağız. Tenet, tersten de Tenet. İsminde dahi bu başı- sonu bir kurgu tarzını kullanan Nolan, şu ana dek en çok para bütçe harcadığı yeni filminde kim bilir neler yapmıştır?
Öncelik popüler kültür değil, sinema olsun
Nolan haliyle bir gişe yönetmeni. Filmleri milyonlarca dolar hasılat yapıyor. Bir filmin milyonlarca dolar hasılat yapması için herkes tarafından anlaşılabilecek kalibrede olması gerekiyor. Nolan sinemasına dair getirilen belki de tek eleştri kendi adıma, bu herkes tarafından anlaşılabilme durumuna biraz fazla mesai harcaması olabilir. Bunu da filmlerinin temeline direkt olarak koyduğu insancıl duygularla sağlıyor. Interstellar’da bu sevgiydi, teknik olarak çok başarılı olsa da filmin en temel noktasında bu duygu çok bariz bir şekilde işlemişti. Inception’da bu ölen sevgiliye duyulan özlemdi, Prestige’de biraz daha geri planda kalarak işlediği hırs- azim duygusuydu. Anlattığı hikayelerde bu duygulard olmasın demiyorum yalnızca biraz daha alt metnine koysun, filmin okuması yapıldığında anlaşılabilen olgular üzerine inşa etsin tüm filmi. Bunu en iyi yaptığı filmi Dunkirk’dü. Ancak Dunkirk genel olarak en az sevilen Nolan filmi olarak gösteriliyor…
Son madde biraz benim Nolan filmleriyle ilgili küçük problemimden kaynaklı, yine tabii koysun en insancıl duyguları filmin temeline her türlü büyük haz alarak izleyeceğim filmi. Diğer maddeler olmazsa olmazlar ama. Tenet, 2020’nin-eğer izleyebilirsek tabii- en büyük filmi olmaya aday. Bakalım beklentileri karşlılayabilecek, Nolan’ın en iyi filmi olacak mı?
